Ana Sayfa » Manşet » 3. İcmal Gençliği Kampı Sona Erdi

3. İcmal Gençliği Kampı Sona Erdi

Sayın Üstadımız Prof. Dr. Haydar Baş, 18-20 Temmuz tarihleri arasında Kozaklı'da düzenlenen 3. İcmal Gençliği Kampı'nın kapanışında konuştu. 10 bini aşkın coşkulu gence hitap eden Prof. Dr. Baş, Türkiye'yi dimdik ayağa kaldıracak kadronun İcmal kadrosu olduğunu vurguladı. Konuşmasının başında Kozaklı'da 3. kez İcmal Gençliği Kampı düzenlendiğini hatırlatan Prof. Dr. Haydar Baş, bu hareketin temellerinin 15 yıl evvel Keres Dağları'nda atıldığını belirtti. Prof. Dr. Haydar Baş, farklı bir konuşma yapmak istediğine işaret ederek, şöyle devam etti: "İyi bilin ki bu kainat yoktan varedilmiştir. Bunu yaratan da Vacibül Vücüb Hazretleri, Cenab-ı Hakk'tır. O 'ol' dedi, bu mükevvenat oldu. Çeşitli ilim dalları bu alemin nasıl olduğunu kurallarıyla birlikte ifade etmeye çalışıyor. Fizikçiler bilhassa bu konuyu detaylarıyla ele alıyor. Materyalist mantık ise 'bu madde alemi zaten vardı, kendi kendine oluştu' mantıksızlığından yola çıkıyor. O halde bize düşen vazife bu alemi yoktan var edene 'Sen bizim Allah'ımızsın, bizi Yaradansın' diye inanıp itikat etmek ve kainata bunu ilan etmektir. Eğer bizi Yaradan'a inanmazsak, tamamen ters düşersek; bu sefer yaratılış gayemiz olan varlık hikmetlerini inkar etmiş oluruz, 'belhum adel' yani hayvandan aşağı mertebesine düşeriz. Onun için yarının Türkiye'si siz gençlere emanet edilecektir. Siz ne kadar mükemmel olursanız, Türkiye de o kadar mükemmel olacaktır. Bizim bu kamplardaki gayemiz o mükemmel insanı, genci yetiştirmektir. Onlar da sizlersiniz… Eğer ülke sizin gibi insanların eliyle idare edilirse; tarım, hayvancılık, madencilik, sanayi, içişleri, dışişleri, kısaca her şeyimiz mükemmel olur."

Türkiye'yi zilletten kurtaracak kadro

Şimdi Türk halkının bu kurumlarından şikayet ettiğini dile getiren Prof. Dr. Haydar Baş, şunları söyledi: "Yani bunların iyi yönetilmediğinden şikayet ediyoruz. Bir noktaya kadar doğrudur ama bir noktadan sonra mesuliyet tamamen senin sırtındadır. Neden mi? Onu seçip TBMM'ye gönderen irade sensin. Senin dediğinden başkasının sandıktan çıkması mümkün mü? O halde senin niyetin ne, sandıktan çıkan o! Sandıktan çıkan tarımda, hayvancılıkta, içişlerinde, sanayide, idari kurumlarda hayat buluyor. Konuştuğum herkes halimiz çok kötü diyor. O halde var mısınız kendimizi yenilemeye ve açılıma? Sayın iktidar açılım yapmış. Önce sen kendini bir aç ve aş! Sen kendi içinde kendini kapattın. Nefsani arzularına esir oldun. Onların dediklerini yerine getirir oldun. Senin dediklerine kim uymuyorsa, idam fermanına imzanın attın! Bu ülkeyi ayağa dimdik ayağa dikecek olan bu kadrodur, İcmal Kadrosu'dur. Bu kadronun yaptıkları insanlığın gönlünde ve dilinde… İnsanlar diyor ki, 'Bunlar hayata geçerse, biz bu zilletten kurtuluruz'. O halde zilletten kurtulmak için iktidarın İcmal Gençliği'ne kulak vermesi, ne diyorsa onu hayata geçirmesi lazım…

Diyeceksiniz ki, 'Hocam, İcmal Gençliği senin dediğine kulak verdiği için bunlar o tarafa bakma bile bakmıyorlar, selam versek rüşvet deyip almıyorlar.' Bu da doğru… Bu arkadaşlar o kadar ketum ki, bunlardan çektiğimi hayatımda İblis'ten bile çekmedim. Çünkü İblis'i nasıl mağlup edeceğimi biliyorum. Euzu besmeleyi zikrediyorum, Allah'ın ismini gönlümden ve dilimden düşürmüyorum, Şeytan hak ile yeksan oluyor. Ama bu arkadaşlara hatim bile indiriyoruz, hiçbir şey farketmiyor. Çünkü bu kardeşlerimiz işin inceliğinden mahrumlar…"

Ölçümüz Ehl-i Beyt

İnandığımızı hayatımıza geçirmeye mecbur olduğumuza işaret eden BTP Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş, "Eğer bunu yaparsak, biz de inandırıcı oluruz. Sen hiçbir şeye inanmıyorsun, avukat gibi konuşuyorsun. Bu bir Türk gencinin yapacağı iş değildir. Türk genci odur ki, yaptığı şeye inanır, inandığı şeyi de hayatına geçirir" dedi.

Bizim ölçümüzün Allah'ın Kuran'daki beyanı ile Ehl-i Beyt'in ölçüsü olduğuna işaret eden Prof. Dr. Haydar Baş, "Kuran bize Ehl-i Beyt'in yolunda gitmemizi emrediyor. Peygamber Efendimiz, 'Eğer siz doğru yolda olmak istiyorsanız, Ehl-i Beyt'in yolundan gideceksiniz' buyuruyor. Sahabenin içinde olan anlı şanlı, büyük insanlar yok mu? Var ama bize tavsiye edilen, Ehl-i Beyt'in yolundan gitmektir. Bu da farzı ayndır. Bizim mezhep imamlarımız da Ehl-i Beyt'in yolundan giden büyüklerdir. Mesela İmam-ı Azam, Ehl-i Beyt'i savunduğu için şehit edildi. İmam Şafii, 15 sene gibi uzun bir zaman hapsedildi. Bunlar Ehl-i Beyt'in kavgasını veren şanlı kahramanlardır. Şimdi İslam'dan bir kelime bile bilmeyen bazı cahiller, Sünnilik diye bir kavramın etrafına toparlanarak Ehl-i Beyt taraftarlarına harp ilan ediyor: Şia'nın ve Alevinin öldürülmesi caizmiş! Kim söyledi bunu? Senin gibi bir şeytan… Bu hükümleri verenler Kuran'a, Sünnet'e göre konuşmuyor, İblis'e göre konuşuyor, Şeytan'a göre konuşuyor. Bunlar Şeytan'ın bedava avukatlarıdır. Ben Sünni bir mahallede doğan bir hocayım, tahsilim de budur… Ellinin üzerinde eserim var. Ben 20 bin sayfa eser yazdım. Sen bu Sünni dediğin adamların eserlerinin tamamını topla 10 bin sayfa etmez… Haydar Hoca'nın yarısı değil bunlar. Ben Sünniliği bilerek konuşan bir insanım. Sünniliğin ne Allah'ın kitabında, ne de Peygamber'in sözlerinde ve uygulamalarında yeri yok. Bu İmam Ali'ye karşı çıkmak için uydurulmuş bir yoldur. Kuran ile, Peygamber'le zerre kadar alakası yoktur. Sünniliği Koruma Derneği kurmuşlar! Senin dinden nasibin ne? Sünnilik yolunda katliam yapmak caiz olduğu için, kendi katliamını meşru gösterebilmek için… Bir başka husus… Bazı Aleviler dediler ki, Haydar Hoca bizim oylarımıza talip oldu. Senin de oyunu başına çaldım."

Toplumda ayakta kalan tek numune

Toplumu bozduklarını dile getiren Prof. Dr. Haydar Baş, şöyle devam etti: "Toplum çürümüş, Toplumda elde kalan tek numune sizlersiniz… İslam'ın özü Kuran'da beyan edilen Ehl-i Beyt'tir.. Ehl-i Beyt'in yolundan gitmek bizi kurtarır. Bu yoldan gitmezseniz, Allah korusun, katillerin arkasından giderseniz. Benim tanıdığım nice insanlar var ki, kahraman kesilirlerdi. 1980 İhtilalı bu arkadaşlardan birisi elini kolunu sallayarak yurtdışına çıktı. Ben de 6 sene sonra o arkadaşı Almanya'nın bir vilayetinde buluyorum. Bana çıkartıp İngiliz pasaportu gösteriyor. Bu adam senelerce Atatürk'ün kendisi ve anne-babası aleyhinde propaganda yaptı. Düşündüm, bu adamın Mustafa Kemal ile ne alıp veremediği var? Mustafa Kemal batan bir imparatorluktan bir devlet hediye etti. Sen bu memlekete bırak devleti bir küçük oda dahi hediye ettin mi? O halde sen Anadolu'da fitne çıkarmak isteyen İngilizlerin kullandığı bir numaralı tetikçisin. Ama bu seni kurtarmaz, ölmeden evvel bundan geri dön ve Ehl-i Beyt'in etrafında buluşalım, şan ve şerefle Allah'a yürüyelim."
RECEP BAHAR/KOZAKLI